27 Mayıs 2011 Cuma

SENDROMLAR

SENDROMLAR         
  • GENETİK BOZUKLUKLAR
  • KROMOZOM BOZUKLUKLARI 
    • METABOLİZMA             BOZUKLUKLARI                

        25 Mayıs 2011 Çarşamba

        HURLER SENDROMU

        HURLER SENDROMU
        Hurler sendromu, 1:100.000 doğumda görülebilen, ağır klinik tablo gösteren bir doğumsal hastalıktır.
        Hurler sendromu olan çocuklar doğumda normalken yaşamlarının 6-12 aylarında yüz hatlarında kabalaşma başlar. Karaciğerde, dalakta büyümeler, korneada (gözün ön tabakası) bulanıklık, dişetlerinde kabarma görülür.
        Dişlerin çıkmasında gecikme ve sağırlık oluşabilir. Solunum yollarında depolanma sonucunda, geniz ve burun bölgelerinde yumuşak dokular kalınlaşır, tıkanmalara neden olur. Çocukta sürekli bir burun akıntısı, gürültülü nefes alma, uykuda apne atakları ve kalp ve akciğer yetersizliği gelişebilir.
        Genellikle 2-5 yaş arasında kalp sorunları oluşur. Göbek ve kasık fıtıkları oluşur ve cerrahi müdahale gerekebilir.

        Hastalarda 2-3 yaşlarından sonra büyüme yavaşlar. Kemik gelişimi gecikir. Yaşamın ilk yıllarında başlayan omurga eğriliği ilerleyici olabilir. Kafa genişler, alın bölgesi öne çıkarak kafa tasında şekil bozukluğuna sebep olur. Eklemlerde sertleşme, el bileklerinde karpal tünel sendromu, pençe eli, beyin zarının kalınlaşmasına bağlı hidrosefali, göğüs kafesinin esnekliğinde azalma olur.
        Yaşamın ilk yıllarından sonra psikomotor 
        gelişim duraklar ve giderek geriler.Boyları ilk yıl normalden hızlı uzar,sonra gittikçe yavaşlayarak 3 yaş civarında durur. Eklemlerdeki sertlik ve kemik tutulumları fiziksel aktiviteyi sınırlar. Bir çok hasta tekerlikli sandalyeye bağımlı olur ve 20 yaşından önce kaybedilir. Kalp sorunları nedeniyle daha erken yaşlarda da ölüm gözlenebilir.

        Hurler sendromunun tanısı lökositlerde ve deri fibroblast kültürlerinde alfa-L-iduronidaz aktivitesindeki düşüklüğün gösterilmesi ile kesinleşir.
        Hastalığın gebelikte tanımı ancak koriyon villüs ve amniyon hücre kültürü örneklerinden yapılabilir.
        Hurler Sendromu gibi nadir görülen kalıtsal hastalıklarda, anne-baba eğitimi ve aile merkezli hemşirelik bakımı çok önemlidir. Hastalık aile yaşamını maddi, toplumsal, duygusal, davranışsalve bilişsel yönlerden etkiler. Çocuğun hastalığı, sıklıkla hastaneye yatma, tedavi ve ilaç masrafları gibi nedenlerle, aynı zamanda, anne babadan birinin çocuğun bakımı nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kalması ailenin ekonomik kaynaklarını zayıflatır. Ayrıca çocuğun ve ailenin sağlıklı bir şekilde toplumsallaşma olasılığını azaltabilir. Süreğen hastalığı olan çocuklar, sıklıkla çevrede korku ve kaygı yaşanmasına neden olurlar ve çevrelerindeki kişilerin ön yargılı yorumları ve acıma duyguları ile karşılaşabilirler.Hurler Sendromunda uygulanan tedavi ve bakımın amacı çocuğun yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. Bu çocuklar solunum sistemindeki değişiklikler nedeniyle, çok sık solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanırlar. Solunum solu enfeksiyonlardan korunmak için, çocuğun sigara içilen ortamlardan uzak tutulması, ev ortamının iyi havalandırılması, soğuk havalarda dışarıya çıkarılmaması, üst solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerden uzak tutulması sağlıklı ve dengeli beslenmesi önerilir.
        Bu sendromda, hastanın yaşam kalitesi uygun eğitim programlarıyla ve izlemlerle arttırılabilir.
         


        FRAJİL X

        FRAJİL X
        Fiziksel, davranışsal ve zihinsel farklılıklardan oluşan bir grup belirtinin, kişide aynı anda gözlemlenmesine ‘Sendrom’ adı verilmektedir. Frajil-X Sendromu’ndan etkilenen kişiler zihinsel, davranışsal ve fiziksel farklılıklar sergilemektedirler. Frajil-X Sendromu’nun en önemli belirtilerinden birisi hastalığa özgü fiziksel belirtilerle birlikte gözlemlenen zihinsel farklılıktır. Her hastada zihinsel kapasite farklı şekilde etkilenebilmektedir. Zeka düzeyinde gözlemlenen farklılık, basit öğrenme güçlüğünden ağır algılama (kognitif) bozukluğuna ve otizme kadar deği
        Frajil-X sendromu , kalıtsal zeka geriliğinin en sık nedeni olması yanında, aynı zamanda en sık görülen tek gen hastalığıdır. Kalıtsal veya kalıtsal olmayan zihinsel gerilik nedenleri dikkate alındığında Down Sendromundan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu hastalık daha çok erkek çocuklarında ortaya çıkmaktadır. Hastalık kızlarda ise daha çok taşıyıcı rol üstlenmektedir. Hastalık 1000-2000 erkek çocuk doğumunda bir görülmektedir. Kızlarda görülme sıklığı çok daha düşüktür (1/4000). Kız çocuklarında taşıyıcı olma oranı 1/250 iken, erkek çocuklarında ise 1/800’dür. Hastalık erkek çocuklarında çok ağır seyrederken kızlarda daha hafif seyretmektedir.
        Frajil-X sendromlu erkek olguların gelişimsel yapıtaşlarında gerilik belirgindir. Olgularda belirgin konuşmada gerilik, anormal huy, öfke nöbetleri, hiperaktivite, otizm, mental retardasyon (zihinsel gerilik), uzun yüz, belirgin alın, büyük kulaklar, belirgin çene görülmektedir. Püberte sonrası dönemde(yaklaşık 12-14 yaş sonrası dönem) sürekli bakmaktan kaçınma, utangaçlık, makroorşidizm, strabismus, gözde kırılma kusurları, eklemlerde hiperlaksite, pes planus ve kardiyolojik muayenede mitral valve prolapsusu saptanabilmektedir. Frajil-X sendromlu kızlar fiziksel ve davranış problemleri olarak Frajil-X sendromlu erkekler gibidir. Ancak daha az sıklıkla rastlanır ve hafif etkilenmiştir. Ayrıca Frajil-X sendromlu çocuklarda otistik davranışlar (%15-20) ; zayıf göz teması,tırnak yeme,sosyal ilişki kuramama,el çırpmalar,garip hareketler,%25’inde sara nöbetleri,şaşılık,büyük testisler,zayıf kas tonu,yüksek damak,düz tabanlık,kalp kapakçıklarında bozukluklar görülebilmektedir. Frajil-X sendromlu bireylerde dil ve konuşma problemleri, hızlı konuşma, kelime tekrarları,ince ve kaba motor hareketlerde güçlük,duygusal bilgileri algılamakta ve uygun yanıt vermede sorunlar gözlenebilmektedir.
         
        Frajil-X sendromu yeryüzündeki kalıtsal zihinsel geriliğin en sık nedenidir. Ulusal Frajil-X Kurumu tanısız tüm zihinsel gelişme geriliği, otizm veya otizm spekturumunda olan bireylerde Frajil-X çalışılmasını önermektedir. Araştırmalar zihinsel yönden geriliği olan hastaların % 2-3’ünde, otistik olanların % 3-6’sında Frajil-X sendromu saptandığını göstermiştir. Zeka geriliğinin önemli nedenlerinden biri olan Frajil-X sendromunun tanınması ve tanınan olguların izlenmesi ve en önemlisi ailede riskli bireylerin saptanarak prenatal tanı verilmesi yeni olguların ortaya çıkmasını önlemek açısından önemlidir. Günümüzde Frajil-X sendromunu ortadan kaldıracak kesin bir tedavi olmamakla birlikte tedaviye yönelik pek çok uygulama vardır. Bu uygulamalar, özel eğitim, konuşma ve dil terapisi, beceri kazandırma terapisi ve fizik tedaviyi içerir. Duyumsal bütünleşme terapisi gibi uygulamalarla motor koordinasyon, eklem stabilitesi, görsel, işitsel ve dokunsal bilgilerin uygun motor yanıtlara dönüşmesi amaçlanmaktadır. İlaçlar genelde hiperaktivite ve kısa dikkat süresinin tedavisinde kullanılmaktadır. Agresyon, anksiyete ve depresyon tedavisinde de kullanılan ilaçlar vardır. Mümkün olan en iyi eğitimi ve terapiyi sağlamak ancak gelişim basamaklarının yakın takibi ve ailelerin iyi bilgilendirilmeleri ile gerçekleşebilir.

        REYE SENDROMU

        REYE SENDROMU
        Reye Sendromu çocuklarda ve ergenlik dönemindekilerde görülebilen bir sağlık sorunu. Çok iyi tanınan bir hastalık değil. Ortalama olarak her yıl bir milyon çocukta bir oranında görülüyor. Nedeni ve oluşum mekanizmaları tam bilinmediği için bazen benzer belirtiler gösteren diğer sağlık sorunları da olarak teşhis edilebiliyor. Yapılan araştırmalarla bunların Reye olmadığı anlaşıldığında Reye Benzeri Sendrom olarak adlandırılıyor.
        Hastalık öncelikle grip ve suçiçeği nadiren de başka virüs hastalıklarının seyri sırasında görülebiliyor. Reye Sendromu, viral hastalık başladıktan 3-7 gün kadar sonra ani belirtilerle başlıyor. En tipik belirtileri kusma,şuur bulanıklığı, hayal görme, huzursuzuk ve giderek koma tablosu görülebiliyor.
        Reye Sendromu’nda beyin ve karaciğer yeterli görev yapamıyor. Karaciğer şeker metabolizmasını düzenleyememenin yanı sıra, vücut için zararlı olabilecek kimyasal maddeleri işleyerek zararsız hale getirme görevini yapamıyor. Buna bağlı olarak kanda amonyak gibi zararlı maddeler çok yükselirken, şeker oranı da ileri derecede düşüyor. Ayrıca tıpta ensefalopati denilen türde beyin fonksiyonlarının bozulması tablosu da görülüyor.
        Reye sendrom' undan iyileşen çocukların bazıları tamamen düzelir, ama bazılarında zeka geriliği gibi birtakım nörolojik ve psikolojik belirtiler kalabilir.
        Reye Sendromu neden oluyor?
        Reye Sendromu’na yol açan etken bilinmiyor. Yapılan bazı çalışmalar bu tür virüs hastalıklarının seyri sırasında kullanılan ilaçlarla aralarında ilişki kurarken, bazı çalışmalar çevre kirliliği sonucu alınan zararlı maddeleri sorumlu tutuyor. Genetik yatkınlığı düşündüren bazı çalışma sonuçları da var.Özellikle İngiltere
        kökenli çalışmalarda aspirin kullanımı ile Reye sıklığı arasında istatistik bir yakınlık olması nedeniyle, çocuklarda ve gençlerde aspirin kullanımının kısıtlanması gerektiği öne sürülürken, başka bazı araştırmacılar, aralarında grip ve suçiçeğinin önemli yer tuttuğu viral hastalıklar sırasında parasetamol ya da başka ilaç kullananlarda ve hatta hiç ilaç kullanmayanlarda da Reye görüldüğünü belirterek, böyle bir kısıtlamanın doğru olmayacağını, altında ülkeler arası ekonomik çıkar kaygılarının yatmasından endişe ettiklerini belirtiyorlar.
        Görüldüğü gibi Reye, kesin nedeni bilinmeyen, oldukça ciddi ama sık görülmeyen bir hastalık. Bu nedenle çocuklarda ve ergenlik dönemindekilerde grip, suçiçeği ve benzeri virüs hastalığı görüldüğünde, evde kendi başına tedaviye kalkışmak yerine bir doktora başvurmakta yarar var.


        24 Mayıs 2011 Salı

        TURNER SENDROMU

        TURNER SENDROMU

        Hastalarda normal bir dişide bulunması gereken 46 xx kromozomu yerine, sadece 46 x kromozomu vardır. bu nedenle, bir x kromozomları eksiktir ve bu anormallik bir yumurtalık oluşum bozukluğuna yol açar. turner sendromu ya da yumurtalık gelişim bozukluğu, cüceliğe ilave edilmiş çeşitli oluşum bozuklukları bütünüyle nitelenir. kötü oluşmuş ve yumurta oluşumuna varacak olgun folikül yapma yeteneğinden yoksun bir yumurtalık varlığına bağlıdır. bu oluşum bozukluğunun kökeni aydınlatılmıştır. bir kromozom kusuruna bağlıdır. hastanın kromozom yapısı (karyotip) incelendiğinde, taşıması gerektiği x kromozomlarından birinin eksik olduğu görülür. normal bir dişinin kromozom formülünün 44 xx olduğu bilinmektedir. turner sendromunda formül 46 x o'dır. çocuk, doğduğunda belirgin olarak kızdır ve aile ancak ergenliğe doğru kaygılanmaya başlar.
        turner sendromu - http://www.bilgiara.com/bilgi/tfzzc-turner-sendromu/
        gerçekten, yıllar geçmekte ve ergenlik olmamaktadır. 15-16 yaşlarında boy son derece kısadır (ortalama 1,40 m). çocuksu görünümünü korur. memeler gelişmemiş, kıllarıma belirmemiştir. kadın dış üreme organı çocuksu kalır. dölyolunun yukarısında dölyatağı fındık kadar küçüktür. dikkatli muayeneyle az ya da çok belirgin bir oluşum bozuklukları bütünü tespit edilir. çok belirgin olmaları, bazı hastaların görünümlerini olabildiğince biçimsizleştirir ve toplumsal hayata uyumlarını güçleştirir. bazı hastalardaysa bu oluşum bozuklukları daha gizlidir. en özel belirti, boynun tepesinde omuzlan birleştiren üçgen şeklinde, enine 2 etli kanatçık varlığıyla nitelenen, perdeli kısa boyundur. göz ve alt-çene oluşum bozuklukları da vardır.
        elde 4. tarak kemiğinin kısalığı, kaval kemik düzlüğünün örs şeklinde olması gibi bu sendroma özgü çeşitli kemik oluşum bozukluklarına da rastlanır. bundan başka kalp, böbrek oluşum bozuklukları gibi çeşitli iç organ bozuklukları görülür. dolayısıyla, bu gibi anormallikleri sistemli olarak aramak için tam bir bilanço gerekmektedir. biyolojik bilançoda, adet kanamaları kesilmiş kadınlarınkine benzer bir hipofiz salgılamasıyla birlikte toptan yumurtalık yetmezliği tespit edilir.
        karın içerisine bakma muayenesinde, üzerinde ne bir olgunlaşan folikül, ne de sarı cisim nedbesi bulunmakta olan, parlak sedefimsi iki şeride dönüşmüş, gelişmemiş yumurtalıklar gözlenir. kromozom yapısının incelenmesi. 44 x o formülü şeklinde bir x cinsellik kromozomunun eksik olduğunu gösterir. tedavi, bu oluşum bozukluklarını önleyebilmekten uzaktır ama ergenlik yaşı olan 12-13 yaşından başlanarak verilen östrojenlerin, aktivitesi olmayan yumurtalıkların yerini doldurmasına ve belirli bir boy uzamasına, bilhassa bir kız ergenliğine, yani memelerin, kadın tipinde kıllanmanın, kadın dış üreme organının, dölyolunun ve dölyatağınm gelişmesine, âdet kanamalarının başlamasına olanak sağlaması açısından, tedavi enteresandır.



        böylece, bu kadınlar evlenebilecekler ve normal bir cinsel hayatları olabilecektir. ama çok özel birkaç kuraldışı durum bir yana bırakılırsa, yumurtalıklarının yumurta üretmekten yoksun olması nedeniyle kısır kalacaklardır.

        DOWN SENDROMU

        DOWN SENDROMU
        Down sendromu genetik bir rahatsızlıktır.Normalde spermlerde
        ve kadın yumurta hücrelerinde 23 adet kromozom bulunur.Bunlar
        birleşip 23 çift( toplam 46 adet) kromozomunu oluştururlar.Bazen
        sperm yada yumurta hücresinde;kromozom yapında hata olur ve 
        spermde ya da yumurta hücresinde 21.kromozomdan bir yerine iki
        tane üretilebilir.
        Trizomi 21 ya da Mongolizm genetik düzensizlik sonucu insanın
        21.kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması durumu
        ve bunun sonucunda ortaya çıkmaktadır.                                        
        Belirtileri
        En belirgin belirtiler, doğuştan zeka geriliği,yüzde yapısal bozukluklar
        iştme ve görme bozuklukları,sağlık problemleri vardır.bu bebeklerin
        farklı yüz görünümleri vardır. Ense kısa ve geniş,küçük burun ve ku
        laklar,düz ve geniş bir yüz yapısı,küçük ağız yapısı,yassı burun kökü,
        kulaklar normalden daha düşük seviyede,dil konuşmayı engelleyecek 
        Geniş el ve Kısa ve tombul parmaklar ve sıklıkla avuç içlerinden birinde
        ya da ikisinde "Simian çizgisi " denilen tek bir çizgi vardır.Ellerin serçe
        parmakları genellikle iça doğru kıvrımlıdır.Vücut kısa ve tıknazdır.

        BİR GEBELİKTE NE ZAMAN DANIŞMANLIK ALINMALI?
        1. Otuz beş yaş üstündeki anne adayları
        2. Ailede konjenital anomalili bebek ya da ırsi geçen hastalık öyküsü
        olan anne adayları
        3. Zeka geriliği ya da anormal gelişim gösteren çocuk öyküsü olan aileler
        4. İlaç ya da toksik madde kullanan gebeler

        --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

        .
        DOWN SENDROMU TESTİ
        11-14.Gebelik haftaları arasında yapılan test:Bu
        testin down sendromlu bebekleri ortaya çıkarma duyar        
        lılığının % 90 civarında olduğu bilinmektedir.kullanılan
        parametrelerden biri 11-14 haftaları arasında bebeğin
        ense derisi altında bulunan sıvı birikimi ile meydana gelen
        kalınlığın ölçülmesi,kanda PAPP-A ve free B-hCG değerleridir
        Bu değerler anne yaşı da hesaba katılarak bir programa girilir ve
        down sendromu riski hesaplanır.
        Bu testin en önemli parçası olan ense kalınlığı ölçümü trizomi 18
        ve 13, Turner sendromu taranmasında da yardımcı olur.Aynı zamanda
        yapılan çalışmalarda bu ense kalınlığının artması anne rahmindeki bebek
        lerdedoğumsal kalp hastalıkları riskinin de artmış olduğunu bildirdiğinden
        bebeğin kromozom yapısı normal saptansa bile mutlaka kalp hastalıkları açısından 5 ayda mutlaka tetkik edilmesi önerilir.
         

        BİLİRUBİN EKSİKLİĞİ

        Bilirubin Yüksekliği Nedir?
        Bilirubin dü­zeyleri normalde beklenen düzeylerin üs­tünde olan bebeklerde olan sarılık hiperbilirubinemi olarak adlandırılır. Hiperbilirubinemi nedeni anne ile bebek arasında kan grubu uyuşmazlığı ve buna bağlı olarak kandaki kırmızı kan hücrelerinin yıkılması olabileceği gibi, sepsis, beslenme bozuk­lukları ve bazı metabolik hastalıklar da ola­bilir. Ancak bazen hiperbilirubinemili be­beklerde neden tam olarak belirlenemeyebilir. Bu bebekler sarığa neden olan bir has­talık olup olmadığı konusunda araştırılmalı ayrıca çok yüksek bilirubin düzeyleri beyin zedelenmesine neden olabileceğinden bel­li aralarla bilirubin kan düzeyleri izlenmeli ve tedavi edilmelidir.
        Bilirubinin beyinde zedelenme yaptığı hastalığa Kernikterus de­nir. Kernikterus kalıcı beyin zedelenmesi­ne neden olur.
        Tanı:
        Bebeğin renginin sarı olması tanı koydurucudur. Ancak bilirubin değerlerini bebeğin deri rengine bakarak belirlemek güçtür. Bu nedenle fizyolojik sarılık ile hiperbilirubineminin ayırt edilmesi için yeni-doğan bebeklerin ilk 48-72 saat içinde sağ­lık personeli tarafından değerlendirilmesi uygun olur. Özellikle sarılığı olan bir be­bekte emme güçlüğü, az ağlama, bebeğin hareketlerinde azalma varsa hemen dokto­ra götürülmelidir. Her bebek için zedelen­me yapabilecek bilirubin düzeyi gebelik yaşı, doğum ağırlığı ve doğum sonrası yaşı­na göre farklı olduğundan bilirubin düzey­lerinin yakın takibi gerekir.
        Tedavi:
        Fototerapi (Işık tedavisi) ile
        bilrubin düzeylerinde azalma sağlanabilir. Foto­terapiye rağmen bilirubin düzeyleri yükse­len hastalarda veya hastaneye geldiğinde bilirubin düzeyleri çok yüksek olanlarda kan değişimi yapılması gerekir. Kan değişimi ya­pılırken bebeğinizin hesaplanan miktarda kanı göbekten konan bir kateter aracılığı ile belirli aralıklarla alınır yerine vericiden alı­nan kan verilir. Sarııkları yönünden uygun
        yapılan ve gerektiğinde fototerapi başlanan bebeklerin pek azında kan değişi­mi gerekir.
        Fototerapi; floresan lambalar, fîberoptik blanketler ve flberoptik battaniye­ler gibi çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Teda­vi sırasında bebeğin gözlerinin ışıktan ko­runması gerekir.
        Seyir:
        Fototerapinin önemli bir yan etkisi yoktur. Kan değişimi yapılması sırasında ve sonrasında nadir olmakla birlikte kan şeke­ri düşüklüğü, kalsiyum düzeyinde düşme, enfeksiyonlar, kanamalar, göbek damarla­rında zedelenme, tıkanma gibi komplikas-yonlar ortaya çıkabilir. Bilirubin düzeyi kernikterus oluşumuna neden olacak kadar yükselmiş ise ileri dönemde öğrenme güç­lükleri, korea atetoz denilen nörolojik bul­gular, işitme kayıpları ortaya çıkabilir.